23 Şubat 2008 Cumartesi

Tüketim Kapitalizmi


ÜRETİM VE TÜKETİM TEORİLERİ


Kitap, üretim ve tüketim hakkında şu iki soruya ilişkin bir cevap arama girişimdir: Kapitalizmin gelişmesi aynı zamanda tüketimciliğin, işçilerin ve tüketicilerin üretimi değil midir? Tüketimin gelişiminin üretimle, gündelik hayatla, kültürle ve kimlikle ne türden bağlantıları vardır? Burada her iki sorunun cevabının birkaç cümleyle verilmesi mümkün değildir. Fakat, her iki soruya ilişkin olarak verilecek olan olası cevaplar, kapitalizmin kökenlerinden yola çıkılmasını gerektirir. Çalışmada ele alınan sosyal bilimciler bağlamında bu soruların birden çok ve farklı yönlerden cevabını bulmak mümkündür. Kapitalist gelişme teorileri, her ne kadar üretim süreçleri üzerinde odaklansalar da çoğunlukla örtük bir “tüketimcilik” anlayışına sahip olmuşlardır. İnsanların doğasın-da “tüketimciliğin” varlığı kabul edilir. Buna göre üretimin artışına bağlı olarak işçiler ve tüketiciler sürekli olarak büyümektedir. Diğer taraftan da tüketim teorileri, yüksek bir üretim aşaması olarak sanayileşmiş toplum gerçekliğini veri olarak kabul eder.
Burada ele alınış biçimiyle üretim ve tüketim teorileri birbirinden ayrılmış iki ayrı bölüm olarak ele alınsa da ve iki ayrı konu olarak görünse de, aslında her iki teori alanında diğerine ilişkin analizler bulmak mümkündür. Üretim ve tüketimin birbirinden ayrı gibi görünmesini sağlayan şeylerden birincisi ekonomi kurumlarının gelişmesiyle birlikte gündelik hayat alanının mübadele, iş, işletme, çalışma, üretim ile dostluk, aşk, ev, boş zaman ve tüketim olarak ikiye bölünmüş olmasıdır. Politik iktisatta ekonomik sorunlar hayat alanının bu ikiye bölünmesine karşılık gelecek bir biçimde, üretimin büyümesi, zenginliğin ve refahın artması ile yoksulluk, işsizlik ve fazla nüfus olarak ele alınmıştır. Politik iktisada göre ekonomik büyüme ve üretimin artması, yoksulluğun ve işsizliğin ilacıdır. Bir bakıma iktisadi akılsallık, gündelik hayat sorunlarının, ekonominin ve refahın büyümesiyle çözüleceğini varsayar. İktisadi akılsallık gündelik hayatın sosyalliklerine; dostluğa, aşka, eve, boş zamana ve tüketime değil de sürekli olarak ekonomiye, mübadeleye, işe, işletmeye, çalışmaya ve üretime ağırlık vermiştir. Gündelik hayatın sosyalliklerini ele aldığı durumlarda da, konuları çoğunlukla ekonomik akılsallıkla değerlendirmeye tabii tutmuştur. Bu bağlamda tüketim teorileri gündelik hayatın ekonomiyle ilgili fakat, ekonomik olmayan yönlerini de ele almıştır.
Bu çalışma, aynı zamanda yeni zamanların popüler konusu olan tüketim olgusu ile ilgili olarak yazılmakta olan “Modern Tüketimin Tarihinden Tüketim Araştırmalarına: Tüketim Sosyolojisi” isimli ikinci kitap öncesi bir çalışmadır. “Üretim Kapitalizminden Tüketim Kapitalizmine: Üretim ve Tüketim Teorileri”, teori okumalarından oluşurken; ikinci çalışma tüketimin tarihsel gelişimi, tüketim alanları ve tüketim araştırmalarında metodolojiler ve tüketim sosyolojisi gibi konulardan oluşmaktadır. Elinizdeki bu kitap bir bakıma tüketim olgusunun kavranmasına yönelik olarak üretim ve tüketim kavramları temelinde, iktisat tarihi okumalarından oluşmaktadır. Tüketim olgusunun gerçekçi düzeyde anlaşılması, üretimin ve kapitalizmin gelişme teorilerinin üzerinde durulmasını zorunlu kılıyor.
Bu açıklamalar bağlamında çalışma üç bölümden oluşmak-tadır. Birinci bölümde kapitalizmin gelişme dönemleri “ticari kapitalizm”, “üretim kapitalizmi” ve “tüketim kapitalizmi” halinde ele alınmıştır. Bu dönemlendirme de üretimden tüketime bağlantılar kurulmaya çalışılmış, bu yapılırken de “tüketim toplumu”, “postmodern toplum”, “kapitalist-ötesi toplum” ve “geç kapitalizm” gibi kavramlar yerine, “tüketim kapitalizmi” kavramı tercih edilmiştir.
İkinci bölümde kapitalist gelişme tezlerinin, üretimin nasıl geliştiğini açıklayan teorileri ele alınmıştır. Kapitalist gelişme teorileri, ontolojik ve epistemolojik varsayımlar üzerinde, üretimin gelişmesinin farklı yönlerini inceleyen teorilerdir. Weber’in teorisi hariç tutulursa, kapitalist gelişme teorileri üretimin gelişmesiyle birlikte tüketimin doğasının da değiştiğini çözümlemişlerdir. İlk önce kapitalizme giden yolda ekonomik etkinlikler piyasa aracılığıyla gerçekleşir. Böylece sadece üretim piyasa aracılığıyla gerçekleştirilmez aynı zaman-da tüketim de piyasa aracılığıyla gerçekleştirilir. Piyasaların oluşmasıyla hem işçiler işgücü piyasa-sına bağımlı hale gelirler hem de tüketiciler piyasaya bağımlı hale gelirler. Genel olarak toplumsal tabakalar tüketici olarak piyasaya bağımlı bir biçimde ihtiyaçlarını pazar aracılığıyla karşılamaya başlarlar. Diğer taraftan, mülksüzleşme yoluyla ücretli işgücünün üretimi, kapsamlı düzeyde tüketicilerin üretimi demektir. Son bölümde ise, tüketimin farklı yönlerini çözümleyen tüketim teorileri ele alınmıştır. Tüketim teorileri, kültürün ticarileştiği, refah politikalarının, iletişim ve tüketim araçlarının geliştiği dönemlerin ekonomik etkinliklerini ve gündelik hayatı kavramaya yönelik çalışmalardır. Tüketim teorileri ekonomiyle ilişkili olsalar da daha çok gündelik hayata ilişkin analizlerdir. Tüketime öncelik veren yaklaşım bir üretim teorisi geliştirmek-ten çok tüketim bağlamında gündelik hayatı analiz eder. Tüketiminin, ekonomik bir faaliyet olmasının yanında, sembolik ve kültürel amaçları üzerinde odaklanırlar. Herhangi bir tüketim teorisi, ya bir kapitalist gelişme teorisi üzerinde, ona paralel olan bir sürecin sonucu olarak inşa edilir ya da sanayileşmiş toplum gerçekliğini temel olarak alır. Bu çerçevede tüketim teorileri kapitalizmin doğuşu, gelişmesi ve değişmesiyle yakından ilişkilidir. Bir bağlamda tüketim teorileri, kapitalist müteşebbis önderliğindeki ekonomik sistemin kentsel ve gündelik hayat üzerinde doğrudan ya da dolaylı etkilerinin bir tür kavramlaştırılmasıdır.


Dr. Abdulkadir Zorlu

2006

Hiç yorum yok: