İletişim etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
İletişim etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

23 Şubat 2008 Cumartesi

Reklamla Gerdeğe Girmek


Reklamcıların zeki oldukları, olmaları gerektiği üzerine tüm toplumlarda genel bir kabul vardır. Reklamcıların aykırı kişilikler olması gerektiği konusundaki bu genel kabul bizlerin çoğu zaman hoşumuza gitse de, bu beklenti düzeyi bizi yanlış yollara saptırmıyor değil. Çünkü sosyal statümüz politikacılar ve fahişelerle aynı kulvarda değerlendiriliyor.

Baştan söyleyeyim bu kocaman bir yalan. Sıradan insanlarız bizde, Thomas Edison gibi. Bilmem kaç bin küsur icadı olması bizim ya da onun suçu değil. Yapmasaydı. Gecesini gündüzüne katıp sırf kendisi için, gecesini aydınlatmak adına, elektriği bulması onu bizden daha yüce yapmaz. Rahat olun. Hem o yapmasaydı başka biri yapardı. Onun yaptığı gündelik zamanımızı bölmekle kalmadı, gece ve gündüzün anlamını değersizleştir. Doğanın zamanı kendi kuralları içinde işler, güneş battığında herkes yatağına çekilirdi. Oysa şimdi zamanın bolluğu bütün herşeyimizi tehdit ediyor.

Reklamcılıkta aşağı yukarı böyle bir meslektir. Kendine reklamcıyım diyen herkes reklamcıdır. Reklam gündelik hayatın bir etkinlik alanıdır. Sosyaliteyi iyi okuyan, olgular arasındaki ilişkileri kurabilen herkes reklamcı olabilir. Gerisi küçük teknik ayrıntılardır ki bunları da zaten süreç içerisin-de öğrenebilirsiniz. ‘iyi reklamcı’ olmanız ise başka para-metreler gerektirir ki bunları ‘iyi reklamcılar’da bilmez. Bunu söyle örneklendirmek mümkün sanırım. Doğal ve akli olan, tüm edebiyat profesörlerin büyük edebiyatçı olmaları beklenir. Ama durum böyle değildir, bilirsiniz bunu. Büyük bir reklamcı da olabilirsiniz yaşadığınız topraklarda bu da mümkündür. Ama damat olamazsınız. Reklam genel algılar üstünden yürür. Reklamı anlamak istiyorsanız aşağıda anla-tacağım olaya mutlaka bir yorumunuz olsun. Yoksa boşuna vakit kaybetmeyin bu kitapla.

Yaşadığınız topraklarda bir vatandaşınız bir gün evlenmeye karar verir, gerdek gecesinde ise nişanlısına taze asker hatıralarını anlatmaya başlayıp, bu coşkuyla da yetinmeyip arakladığı el bombasının pimini bir şekilde (Bu olaydaki karanlık noktalar aydınlanamadı.) çekerek nişanlısıyla birlikte ölüyorsa; orada her şey susar, akıl uykuya yatar, mantık tatile gider, eliniz ayağınız boşalır. Ya ülkenizi terk eder ya da bu gerçekle yaşarsınız. İşte anlattığım bu trajik olay gibidir reklamcılık. Bu satırları hala okumaya devam ediyorsanız sizin niyetiniz belli.

Reklamla gerdeğe girmek istiyorsunuz.


Kemal Çifçi

2007